Irak TürkmenlerI |
Dr.Muhtar FATİH |
Türk kökenli kavimler, M.Ö. 4500 yılının sonlarına doğru, Orta Asya’dan, Hazar Denizi kuzeyi ve Altaylardan göç ederek İran ve Anadolu üzerinden Ön-Asya ve Mezopotamya topraklarına gelmiş ve burada başta Sümerler olmak üzere büyük medeniyetler oluşturmuşlardır. Irak Türkmenleri çeşitli zamanlarda iktisadi, coğrafi ve siyasi sebeplerle Türkistan, Buhara, Semerkand, Kafkas, Azerbaycan, Özbekistan, Dağıstan ve Irak’ın çevre bölgelerinden gelen Türklerin devamıdır. 6. yüzyılın ortalarından itibaren ise Oğuz boyları Irak ve Suriye’de görünmeye başlamış ve yoğun Türk göçleri 10. ve 11. yüzyıllarda gerçekleşmiştir. Türkistan’dan göç eden boylar Fergana, Semerkant, Taşkent, Buhara, Meşhed, Nişabur, Hemedan, Kirmnaşah güzergahını, Hazar kuzeyinden gelen boylar Kafkasya, Azerbaycan üzerinden Merağa, Hoy, Urumiye, Erbil, Musul veya Kars, Erzurum, Bingöl, Diyarbakır, Mardin, Musul, Kerkük, Bağdat veya Van, Bitlis, Cizre, Musul güzergahını, Suriye‘den göç edenler Rakka,Sincar, Telafer, Musul, Kerkük güzergahını, son olarak Anadolu’dan gelen boylar ise Rumeli, Konya, Adana, Urfa, Mardin, Musul veya Tokat, Sivas, Elazığ, Diyarbakır, Musul güzergahını kullanmışlardır. Bu güzergahları kullanarak Irak’a gelen Türk boylarının bir kısmı; Musul, Kerkük, Selahaddin, Vasit ve Diyala yöresine yerleşmiştir. Bunlar daha çok Bayat (Günhan), Döğer (Ayhan), Beğdili (Yıldızhan) gibi Bozoklara mensup boylardır. Diğer kol ise Bağdat, Musul, Kerkük, Selahaddin, Dakuk ve Erbil yöresine yerleşen Çepni (Gökhan), Eymür ve Salur (Dağhan),Yıva ve İğdir (Denizhan) gibi Oğuzların Üçok koluna mensup Türk boylarıdır. Irak’ta yüzyıllardan beri varlık gösteren Türkmen toplumu, köklü geçmişine, ülkede bıraktığı zengin tarihî ve kültürel mirasa, günümüzde bile hâlâ canlılığını koruyan gelenek-görenek, folklor ve halk müziği ürünlerine rağmen, bilinçli veya bilinçsiz biçimde göz ardı edilmekte, varlıkları yok sayılmak istenmektedir. Irak’ta yıllardan beri ağır baskı ve zulüm altında inleyen Türkmenler, maruz kaldıkları soykırımlarına, asimilasyona ve olumsuz şartlara rağmen, millî kimliklerini, dillerini ve kültürlerini sürdürmüşlerdir. Haklarına ulaşmak için Türkmenler, mücadelelerini günümüze kadar demokratik yollarla sürdürmüşlerdir. Bugüne kadar devlete karşı isyan etmeyen, silaha sarılıp yönetime baş kaldırmayan Türkmenler, tersine demokratik, barışçı, uygar, şehir kültürüne sahip ve her zaman devlete sadık vatandaş olmuşlardır. Irak’ın kalkınmasında ve yükselmesinde önemli rol oynayan Türkmenler, nüfus potansiyeli bakımından da, ülkenin üçüncü aslî unsuru durumundadırlar. Tek istekleri kendi topraklarında insanca yaşamak olan Türkmenler, kuzeyden ve güneyden gelen iki ayrı tehlikenin ortasında yaşama mücadelesi vermekte ve millî varlıklarını devam ettirmeğe çalışmaktadırlar. Irak’ın toprak bütünlüğünden yana tavır sergileyen Türkmen toplumu çoğulcu parlamenter, insan haklarına saygılı, siyasî, idarî ve kültürel haklarına kavuşma özlemi içindedir. Siyasî, sosyal, kültürel, ekonomik ve diplomatik her türlü destekten yoksun bırakılan Türkmen toplumu, ne yazık ki Irak yönetimi tarafından hiç de hak etmediği zulüm ve baskıya maruz kalmıştır. Ülkenin Güvenlik Bölgesi diye adlandırılan kuzeyinde de Türkmenler, Bağdat yönetiminden farklı olmayan muamelelerle karşılaşmışlardır. İki ateş arasında kalan Türkmenlerin kaderi, Birleşmiş Milletlerin, İnsan Hakları kuruluş- larının, komşu ülkelerin ve Türkiye’nin varlığına rağmen, bir türlü değişmemektedir. Yanı başımızda bulunan, bundan 75-80 yıl önce bir Mardin, Gaziantep veya Şanlıurfa gibi, Anadolu’nun birer şehri olan Musul, Erbil ve Kerkük’te yaşayan Türkler, bin yıldan fazla Türkiye ile aynı kaderi paylaşmış olmalarına karşın, Türkiye’de dahi yeterince ve doğru biçimde bilinmiyor. Türkülerini her gün dinlediğimiz bu insanların, yıllardır çektikleri çileleri, yaşadıkları acıları da fazla bildiğimiz söylenemez. Elinizdeki kitapta, Irak’ta oluşan Türk varlığının, tarihten günümüze kadar yaşadığı serüven, uzun yıllar süren araştırmaların, belge ve birikimlerin ışığında kaleme alınmıştır. Türkmenlerin siyasî tarihlerine ışık tutan ve özellikle Birinci Dünya Savaşı sonrası Türkmen toplumunu anlatan bu eser, geniş okuyucu kitlesinin de ilgisini çekecek doyuruculuktadır. I. Dünya Savaşı´ndan sonra Osmanlı Devleti´nden ayrılmış, Irak adı ile kurulan devletin vatandaşları olarak varlıklarını sürdüren Türklerden, uzun yıllar "Türkler" diye söz edilmiştir. Mustafa Kemal Harbiye Mektebi öğrencisiyken "Bayat Türkleri" demiştir. Ancak Lozan Konferansı sıralarında İngiliz heyeti "Türkmenler" olarak ifade etmişlerdir.[11] Buna karşılık olarak Türk delegesi başkanı İsmet İnönü Türkmen ile Türk´ün eş anlamlı olduğu ve Türkiye Türkleri´nin de Türkmen olduklarını savunmuştur. 1923 Lozan ve 1926 Ankara antlaşmalarında "Musul Türkleri" denilmiştir. 1959 yılında Abdülkerim Kasım´ın yönetimi ele geçirdikten sonra Irak´ta yaşayan Türkler´e "Türkmen" denilmeye başlamıştır. Türkmenler Orta Asya’dan göç eden Oğuzlardır. Çoğu tarihçilere göre İslamiyet’i kabul ettikten sonra Türkmen ismini alan bu Türk kavmi İslam ülkelerine yayılmış, kurduğu devlet ve beyliklerle bu ülkelerin kaderini çizmiş ve tarihinde çok belirgin bir rol oynamıştır. Türkmenlerin, yani Orta Asya’dan göç eden Oğuzların bir kısmı kırsal alanlarda, diğer kısmı ise şehirlerde yaşamakta idi. Bunlardan konar-göçer olanlar Maveraünnehir ve Horasan bölgelerine yakın yerlerde bulunurlardı. Oğuz boylarının ana vatanlarından yaptıkları göç bir hamlede medyana gelmemiş, birbirini takip eden göçler uzun yıllar sürmüştür. Tarihçilerin görüşüne göre doğudan Maveraünnehir bölgesine göç eden Selçukluların yanında, Osmanlı hanedanının mensup olduğu Kayı-Han aşireti de yer almış ve bir müddet orada kalmıştır. Daha sonra Gazneli Sultan Mahmut’un emri ile Horasan ve Merv’e göç ederek, Mohan’da oturmaya karar kılmışlardır. Oğuzların tarihi çok eskilere dayanır. Orhun Abidelerinin kitabelerine göre o dönemde Oğuzların Türk kavimleri arasında önemli yeri olduğu anlaşılmaktadır. Bu kitabeler Göktürk yurdunun kuzeyinde yaşayan Oğuzlara temas etmektedir. Oğuz boyları diğer bir Türk boyu olan Kırgızların baskısına maruz kalana kadar Anayurtları olan Orta Asya’da yaşadılar. Kırgızların tehdidi üzerine Oğuzlar Uygurlarla beraber anayurtlarını terk etmek zorunda kaldılar. Tarihi kaynakların çoğu 24 Oğuz boyunun efsanevi kimliği ile Türkler tarafından çok sevilen Oğuz Han’a intisap ettiğine işaret etmektedir. Bilindiği üzere Oğuz Han milattan önce ilk Türk imparatorluğunu kuran Mete Han’ın resmi lakabıdır. Oğuz boyları da Oğuz Han’ın 24 torununa mensuptur. Selçuklu ailesi de Kınık boyuna mensuptur. İslam Ansiklopedisi’ne göre Türkmenler, Orta Asya’da oturan bir Türk kavmidir. El- Biruni, Kaşgarlı ve diğer eski müellifler uygarlıkta ileri giden yerleşik Oğuzlarla Karluklar ve tarımla uğraşan Halaçlara Türkmen adını vermişlerdir. Abul-Fevz Muhammed Emin Bağdadî, Türklerin Yafes oğlu Kumer oğlu Türk’e intisap ettiklerini yazar. Bartold ise Hazar denizinden Çin sınırına yayılan Türk boylarının Türkmen Oğuz Karluk ve Dokuz-Oğuz olduğunu söyler. Bartold, Tarihte en büyük iki Türk devleti olan Selçuklu ve Osmanlı imparatorluklarının bu Türkmenlerin eseri olduğunu yazar. Türkmenlerin Irak’a girişleri birbirini izleyen çeşitli dönemlerde gerçekleşmiş, böylece sayıları çoğalarak önemleri artmıştır. Emevilerin ve Abbasilerin ordularında görev verdikleri Türkmenlerden çok faydalandıkları bilinmektedir. Türkmenler Orta Doğuda büyük ve etkin rol oynamışlardır. Müteakip Haçlı seferlerin yenilgiye uğramasında büyük rol oynamış ve Abbasi ordusunun bel kemiğini teşkil etmiştir. Halife Mutasım zamanında Ankara civarındaki Ammurya’nın fethinde etkin rolleri olmuştur. Birçok tarihçinin, Türk göçleri konusunda değişik görüşlere sahip olmalarına rağmen, Irak’a artarda yapılan Türk göçlerine işaret ettiklerini görüyoruz. Iraklı tarihçi Abdurazzak el-Hasani de Türkmen boylarının birbirini takip eden devrelerde Irak’a yaptıkları göçlere temas etmiş ve bugün Kürt bölgesini Arap bölgesinden ayıran yerlerde yaşayanlara Türk ve Türkmen adı verildiğini yazmıştır. Bunlar kuzeybatıdan güneydoğuya uzanan bölge üzerinde yayılmaktadırlar. Bu bölge Musul’da Telafer’den başlamak üzere, Kerkük, Altunköprü, Tuzhurmatu Kızlarbat ve Diyale vilayetine bağlı Mendeli’ye kadar olan sahayı kapsamaktadır. Türkmenlerin Irak’a yerleşmelerinin birinci dönemi, bu ülkeye ilk defa ayak bastıkları Hicri 54 yılına kadar uzanır. Bu dönem Ubeydullah bin Ziyad’ın 2000 Türkmen’i getirip Basra’ya yerleştirmesiyle başlar. Abbasiler de savaş ve çarpışmalardaki kudret ve maharetlerinden dolayı Türkmenlerden yararlanmışlardır. İleri sürüldüğüne göre Halife el-Mansur, ilk hilafet döneminde Türkmenleri istihdam etmiştir. Özellikle Halife el- Mutasım’ın Türkmenlere büyük güven beslediği için göçlerin ardı kesilmemiştir. Bu ilk dönem ilişki kurma ve deneme devresi olarak Türkmenlerin bu ülkeye yerleşme fikrini benimsemeleri ve uygun bir ortam yaratması bakımından zemin hazırladığı söylenebilir. İkinci ve en önemli dönem Selçuklu devresinde sürüp giden göçlerle olmuştur. Sultan Tuğrul Bey’in 25 Ocak 1055 yılında Bağdat’a girişi ve Halife el-Kaim’in saltanatı kendisine bırakmasıyla binlerce Türkmen de Irak’a girmiş arkasından öbek öbek Türkmenler Irak topraklarına yerleşmeye başlamıştır. Selçuklular Türkmenlerin yoğun bir şekilde Irak’a gelmelerine vesile olmuş, ancak bu Türkmenler inzivaya çekilmeyerek Irak’taki kavimlerle iç içe yaşamaya başlamış ve parçalanmakta olan İslam alemini tekrar bayrakları altında birleştirmeye başlayarak, bu topraklarda uzun bir dönem için istikrarı sağlamıştır. Selçuklular Irak topraklarında özgür bir devlet kurdukları gibi, Musul Zengi Atabeyleri büyük bir beylik, Erbil Atabeyleri de Musul, Erbil Şehrizur, Hakkari, Harran, Sincar ve Tikrit’te hüküm süren bir beylik kurmuşlardır. İvakiler , İvaiyye, Kerkük ve Şehrizur’da ayrı bir devlet kurduğu gibi, Karakoyunlu ve Akkoyunlular da kendi devletlerini kurmuşlardır. Türkmenlerin Irak’a yerleşmelerinin üçüncü dönemi destekleme ve besleme dönemi olarak, Osmanlı imparatorluğu zamanında gerçekleşmiş, 1535 yılında Kanunî Sultan Süleyman ve 1638’de Sultan Dördüncü Murat zamanında, kalabalık Türkmen toplulukları Irak’ta bulunan soydaşlarına iltihak etmişlerdir. Cumhuriyet dönemi
Irak Türklerinin yaşamış oldukları siyasî gelişmeler, özellikle 1958’den günümüze kadar olan dönem içerisinde, Irak’taki siyasi , askeri olaylara paralel bir şekilde gelişti. 14 Temmuz 1958’de gerçekleşen askeri darbe sonrasında Irak’ta Kraliyet rejimi devrildi ve yerine Cumhuriyet rejimi kuruldu. Ancak cumhuriyet dönemi de Türkmenler için huzur getirmedi. Bir yıl sonra Cumhuriyetin birinci yıldönümü kutlamaları sırasında, Kerkük’te Türkmenlere yönelik büyük bir katliam gerçekleştirildi. Tarihe 59 Kerkük Katliamı olarak geçen üç gün süren katliamda kadın çocuk yaşlı çok sayıda insan öldürüldü. Evleri dükkanları yağmalandı. Baas dönemine gelindiğinde ise 24 Ocak 1970 tarihli karar ile Türkmenlerin kültürel haklarının verilmesi kabul edildi. Ancak bu karar göstermelikti ve kısa süre sonra içeriği boşaltıldı. Ve 1975’ten sonra Türkmenleri Araplaştırma politikasına döndü. Türk okullarının isimleri Arapça isimlerle değiştirmekle başlayan süreç Kerkük ve çevresinde Türklerin nüfusunu azaltmaya ve bölgeye yönelik Arap göçlerini teşvikle aratarak devam etti. Saddam Hüseyin’in iktidara geldiği 1980’den itibaren ise bu politika daha planlı hale getirildi. Saddam Hüseyin yönetimi, Ocak 1980 tarihinde almış olduğu bir kararla, Türkmenleri topluca güneye ve oralarda Araplar arasında üç ayrı bölgede yerleştirme kararını aldı. Ancak Eylül 1980 tarihinde başlayan İran-Irak Savaşı nedeniyle bu girişimden vazgeçildi. Bununla beraber savaş süresince yine de Türk bölgelerine Arapların yerleştirilmesine devam edildi. Bu amaçla, 1984 ve 1986 yıllarında Devrim Komuta Konseyi aldığı kararlar ile nüfus kütüğünü Kerkük’e nakledenlere büyük maddi destekler verildi. Körfez Savaşı sonrası
Buna karşın Türkmenlere yönelik her türlü zulüm, sürgün, işkence ve idam sıradan hale geldiği bu yıllarda, Türkmenlerin gayrimenkul ve ticarî araç almaları, Arap ortağı olmadan işyeri açmaları yasaklandı. Irak’ın Kuveyt’i işgali sonrasında, Irak ordusunun Kuveyt’ten büyük bir bozguna uğratarak çıkartılmasının ardından , güneyde Şiîler ve kuzeyde Kürtler tarafından başlatılan 1991 halk ayaklanmasına Türkmenler de katıldılar. Saddam Hüseyin rejimi, güneydeki ayaklanmayı bastırdıktan sonra, 1991 senesinin Mart ayında,kuzeyde Kürtlerin ve Türkmenlerin başlatmış oldukları ayaklanmayı kanlı bir şekilde bastırdı. Yaşananların ardından bir milyon insan (Türkmenler ile Kürtler), Türkiye ve İran’a sığınmak zorunda kaldılar. 1991’de başlayan Amerikan müdahalesinin ardından 36.paralelin kuzeyi fiilen merkezi yönetim dışında ve Amerika tarafından koruma altına alındı. Böylece Türkmenlerin büyük kısmı daha özgür bir ortama kavuştu. 2003 işgaline kadar süren bu dönemde başta Kerkük olmak üzere Türkçe eğitim veren okullar ve Türkçe gazete-dergi ve radyo-televizyon yayını başladı. Irak’taki Türkmen nüfusun ne kadar olduğu ise net olarak bilinmemekte. 1957 yılında Irak’ta henüz Krallık döneminde yapılan nüfus sayımında ülkede 500.000 ve 1959’da yayınlanan sayımlarda ise Türkmenlerin sayısı 567.000 olarak gösterilmiştir. Iraktaki nüfus artışı dikkate alındığında yaklaşık 3 milyon kadar Türkmen nüfusun olduğu tahmin edilmektedir. Irak Türklerinin Nüfusu Nasıl Bulunabilir?
1981 yılı istatistik tahminlerine göre 1.227.25 nüfuslu Musul, 402.067 nüfuslu Selahattin, 567.957 nüfuslu Kerkük, 637.778 nüfuslu Diyala ve 632.252 nüfuslu Erbil gibi Türkmenlerin bulunduğu vilayetlerin nüfus toplamı 3.467.269’dur. Aynı tahminlere göre Irak’ın toplam nüfusu 13.669.689’dur. Irak’ta yayınlanan kaynaklarca Türk nüfusun %2’lik bir nispet ettiği iddia edildiğine göre, bölgede bulunan 3.467.269 nüfusun sadece 273.393’ü Türk’tür ki, buda bölgeye göre %7.88’lik bir oran demektir. Yani Irak’ın Türklerle meskun vilayetlerinde her 100 kişiden ancak 8’i Türk’tür anlamına gelir. Ancak bölge gezildiği zaman bu rakamların gerçeklerden ne kadar uzak olduğu hemen göze çarpmaktadır. Hatta bazı vilayetlerde bunun tersini iddia etmek daha doğru ve daha mantıklı olur. Ayrıca 1960’a kadar Kerkük nüfusunun %95‘in Türk olduğu bilinmektedir. Ancak daha sonra güdülen Araplaştırma politikası nedeniyle on binlerce Arap ailesi Kerkük’e yerleştirilmiştir. Bunun yanı sıra Kürtlerle meskun civar illerdeki köylerin yıktırılması, Kürtlerin de Kerkük’e göç etmelerine neden olmuştur. Dolayısıyla 1980’li yıllarda Kerkük’te ezici Türk yoğunluğu zedelenmiştir ve %95’lik oran %75’e düşürülmüştür. 1947 yılından 1987 yılına kadar geçen 40 yıllık süre içinde sayımlarda Kerkük nüfusunun Irak’ın toplam nüfusuna oranların bir ortalamasını hesaplarsak %5.19 olduğunu görürüz. Bu da 1987 yılı sayımlarındaki toplam nüfus ile karşılaştırılırsa Kerkük’ün nüfusunun 830.400 olması gerektiği ortaya çıkar. %75’lik orana göre de tahmini Türk nüfusu hesaplanacak olursa 622.800 rakamı elde edilir. Irak’ın 1981 yılı istatistiklerinde elde edilen %4.15’lik orana göre hesaplanırsa 664.000; %75’lik orana göre ise 498.000 rakamı elde edilir ki, bırakın bütün bölgeyi, sadece Kerkük vilayeti örneği ile dahi çürütülmüş olur. Kerkük’te 2 milyondan fazla Türk yaşıyor.
Bu iddiamızı ayrıca istatistiki bir hesapla da desteklemek mümkündür. 1957 Krallık Dönemi’nde yapılan sayımda Irak’ta 500.000 Türkmen yaşadığı belirtilmiş ve 1959’da yayınlanan sayım verileri, sayılarını 567.000 olduğunu göstermiştir. Irak’taki yıllık nüfus artış hızı yapılan hesaplamalara göre %3.296’dır. 1959 yılını baz alarak bu verilere göre 1994yılında Irak’ta yaşayan Türkmen sayısı ise 1.764.029 olarak bulunur, bu da Irak’ın iddialarını başka bir yöntemle çürütmektedir. Dolayısıyla, Irak’ta gelmiş geçmiş iktidarlar ve halen iktidarda bulunan rejim her ne kadar Türk nüfusunu gizlemiş ve az göstermiş olsa bile, Kerkük, Erbil, Musul vilayetleri, Selahattin ile Diyala’nın ilçe ve köyleri ile Bağdat’ta yaşayan 300.000 civarındaki Türkmen nüfusunun en düşük bir rakamla iki milyonun üzerinde olduğunu ispatlamaktadır. (Sn.Aydın BEYATLI - Bayrak Dergisi 01/2003) 1957 yılı istatistiğine göz attığımızda ve 1959 yılının istatistik dosyalarında Irak’ın toplam nüfusu 6.206.017 nüfusuna göre Türkmenlerin nüfusu 567.000 kişidir. Bu arada da Türkmenlerin nüfus yüzdesi %9.15 oranına dayanarak çıkarılmıştır. Türkmenlerin nüfusunu belirlemek için haksızlık yaparak ve gerçekten uzak oranlara başvurdukları için İstanbul’da 1996 yılında Dr.Suphi Saatçi tarafından 1990 yılında 17.742.000 Irak’ın toplam nüfusuna göre % 12 oranına dayanarak Türkmenlerin nüfusunu çıkarttı. Andığımız orana göre Türkmenlerin nüfusu 2.129.040 kişi olmalıdır. Ancak biz ITC olarak Türkmenlerin nüfusunu gerçekçi ve mantıklı belgelere istinat ettiğimizde Türkmenlerin nüfusunun anılan oranlardan daha fazla olduğunu görürüz. Dolayısıyla Irak’ın genelinde Türkmenlerin nüfusunu çıkartmak için en az %13 oranına istinat ediyoruz. Kuzey Irak’ta da nüfusu %25 orandır. Aşağıdaki tabloda çeşitli oranlara ve önceden andığımız oranlara dayalı 1957-2000 yıllan arasında Irak ve Türkmenlerin nüfusunu açıklamasında bulunmuştur. Irak’ta Türkmenlerin nüfusu her durumda ve bütün oranlara göre iki milyondan daha çoktur. Unutmayalım ki korkutma, göç ettirme, ilâveten millî istatistik belgelerin değiştirilmesinden vb. uzak tutulursa o zaman Irak’ta nüfus artışı doğal durumda her yıl %3.5 - 4 olacak aşağıdaki tabloda verilen çeşitli oranlara göre Irak Türkmenleri Irak’ın genel nüfusunun içinde 1957 - 2000 tarihleri arasında olduğunu açıklıyor. Söz konusu ise Turkısh Daily News gazetesinde NATIONAL, MONDAY, OCTOBER l, 2001’de Türkmenlerin nüfusu %14 - %16 civarında olmasını belirtiyor. (ITC Araştırma ve Planlama Dairesi) Irak’ın Sami kökenli eski halklarının, geçmiş yüzyıllarda birbirini izleyen göç dalgaları sonucunda, ülkeye giren yeni halklar arasında eridikleri kabul edilmektedir. Sonradan Araplaşmış toplulukları da içine alan Araplar ülke nüfusunun beşte üçünü oluştururlar. Arapların büyük bölümü ülkenin orta ve güney bölgelerinde yaşarlar. Ekonomik ve siyasi gücün Arapların elinde olması da, ırkçı ve aşırı bir Arap şövenizmi güden siyasî iktidarın baskıları ve uygulamaları sonucunda sağlanmıştır.En büyük azınlık olan Kürtler, kuzey ve kuzeydoğudaki dağlık bölgede yaşarlar. Tahmini olarak ülke nüfusunun yüzde yirmisini oluştururlar. Irak’ın kuruluşundan beri merkezi yönetim ile çatışma içine giren Kürtlerin kırsal hayat yaşadıkları ve çoğunlukla hayvancılıkla geçindikleri söylenebilir. Irak’a önceleri yoğun olarak ve genelde 9-11. yüzyıllarda topluca yerleşerek bölgeyi yurt edinen Türkler, günümüzde Irak’ın orta, kuzey ve kuzeybatı bölgelerinde yaşarlar. İleride de göreceğimiz gibi, Osmanlı dönemine kadar sürekli Türk göçleri ile beslenen Irak Türkleri, Kürtlerden sonra ikinci büyük azınlık olarak nüfusun yüzde onikisini teşkil ederler. Göç dalgaları ile, geçmişte Irak’ın doğu kesimine yerleşen İran kökenli etnik nüfus, Irak yönetimi tarafından uygulanan sınır dışı etme politikası sonucu, hemen hemen yok olmuştur. Öteki etnik gruplar arasında ilgi çeken bir azınlık topluluk da nüfusları tahminen yüzde dört civarında olan Süryanîlerdir. Ayrıca Musul’un batısında ve kuzeyinde yaşayan Yezidiler, Bağdat’ta oturan Mandayyalar ve İran sınırında yaşayın Lurlar gibi azınlıkların da ülke nüfusu içindeki oranları yüzde dört kadar kabul edilmektedir. Bu hususta hemen şunu da ifade edelim ki, Irak’ta yaşayan vatandaşların, konuştukları dilleri ve etnik kökenleri esas alan sağlıklı bir nüfus sayımı yapılmamıştır. Özellikle tarafsız gözlemciler denetiminde nüfus sayımlarının yapılmaması, bu hususta verilen istatistiki veriler, yapılan çalışmalar ve nüfus üzerine verilen rakamlar, daha çok ülkenin yıllık nüfus artış hızını baz alarak yapılan tahminler ile ortaya çıkmaktadır. Resmi dilin Arapça olduğu Irak’ta Kürtlerin yaşadığı bölgelerde Kürtçe konuşulur.Türklerin yaşadığı Musul çevresi, Erbil, Kerkük, Diyala iline bağlı Hanekin, Karatepe, Mendeli gibi kasabalar ve hatta Bağdat’ın içinde olan bir kaç mahallede yaşayan Türk topluluğu Türkçe konuşur. Günümüze kadar kendi kültürlerini, gelenek ve göreneklerini koruyan Türkler, yazılı edebiyat bakımından da Türk dünyasının ayrılmaz bir parçası sayılırlar. Bölge, ağızlarda yaşıyan Türk halk edebiyatı ürünleri bakımından da, Türk dünyası içinde günümüze kadar özelliğini kaybetmeyen zengin yörelerden biri durumundadır. Kaynak : Kerkukvakfı.com Irak’ta Gerçek Türkmen Nüfusu tasam.orgTarihten Günümüze Irak Türkmenleri Suphi Saatçi .otuken.com.tr. Aydın Bayatlı,Irak Türklüğünün yakın siyasi geçmişi ve bugünü. Ekrem Pamukçu, Kerkük Kıpçak beyliği ve Kerkük tarihi. IRAK TÜRKMENLERİ TARİHİ METİN ERENDOR.
|