Onaltıncı yüzyılda Suriye’de yaşayan Türkler, Türkmen adı verilen ve sayıları oldukça kalabalık olan unsurlardan meydana geliyordu. Türkmenler’in Suriye’ye gelişleri ise XI. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Selçuklular’ın 1040 yılında kazandıkları Dandanakan savaşından sonra, devletin asıl gücünü meydana getiren Türkmenler veya diğer adıyla Oğuzlar, yurt tutmak maksadıyla dalgalar halinde Ön-Asya’ya intikal ederken, birçok Türkmen boy ve oymağı da 1063 yılından itibaren Suriye’ye girerek kendi hayat şartlarına uyabilecek bölgeleri vatan edinmeye başladılar.1070-71 yılında Nâvekiyye Türkmenleri Suriye’ye geldiler ve Nâvekiyyeler’den olan Atsız Kudüs, Dimaşk ve diğer yerleri fethederek buraların hakimi oldular. 1077’de Selçuklu hükümdarı Melik-Şah, kardeşi Tutuş’u Suriye melikliğine tayin ettiğinde beraberinde çok sayıda Türkmen beyi ve onların mahiyetlerindeki kalabalık zümreler de Suriye’ye geldiler. Daha sonra, Haleb emiri İmadeddin Zengi Şehrizor ve Erbil bölgesindeki Yıvalar’ın mühim bir kısmını Haleb bölgesine getirdi.
Suriye’ye yapılan Türkmen göçleri, Anadolu Selçuklu ordusunun Kösedağ’da 1243 yılında Moğollar’a mağlup olmasından sonra da devam etti; Anadolu’da nizamları bozulmuş olan 40 bin çadırlık büyük bir Türkmen topluluğu Haleb bölgesine gelerek yerleştiler.
Dolayısıyla, daha XIII. yüzyılda Suriye’de kalabalık bir Türkmen zümresi yaşıyordu ve bunlar Boz-Ok ve Üç-Ok şeklindeki eski Oğuz ikili teşkilatını da muhafaza ediyorlardı. 16. yüzyılda Şam, Trablusşam, Hama, Hums ve Haleb sancaklarına ait tahrir defterlerinde yer alan Haleb, Şam, Salur ve Çoğun Türkmenleri de bu Boz-Ok ve Üç-Ok kollarına mensuplardı.
Her ne kadar Fransiz ve İngiliz mandası altında olan Suriye ve Irak Türkmenleri, kendilerini Türk kabul etseler de fakat Şam ve Bağdat yönetimleri onları (Türkiye’deki Türklerden ayrı göstermek için) Türkmen diye adlandırmışlardır. Bugün Ortadoğuda Irak ve Suriye Lubnan Filistin’de yaşayan Türkmenlere¨sende Türkiye’dekiler gibi bir Türk’sün¨ deseler ¨hayır ben Türkmen’im¨ diyeceklerdir.
Türkmenler Hem Irak’ta hem Suriye’de kendi bölgelerinde baskı altında yaşamaktansa büyük şehirlere göçmeyi tercih eden çok sayıda Türkmen olmuştur. Bu da doğal olarak çocuklarının Araplaşmasına sebep olmuştur. İşin en esef verici tarafı bu asil topluluğun ne bir türküsü ne de bir şehir mimarileri bulunmaktadır.Filistin ve Lübnan’daki Türkler onların Araplaşmaları belki planlı olmamıştır. Ama Türkiye’den uzaklıkları ve Türkiye’nin dış politikasının soydaşlık esasına dayalı olmadığı için onlar daha doğal ve kolay Araplaşmışlardır.Türk dilinin kaybolduğunu, Filistin ve Lübnan Türkmenlerinin dillerinde tek-tük Türkçe kelimler kaldığını göreceksiniz. Ama birçok Türk geleneğini ya da Türkçe yemek adlarını bulmak mümkündür.
Ortadoğuda Irak ve Suriye Lubnan Filistin’de yaşayan Türkmenler, 1923 yılına kadar aynı ülkenin Osmanlı vatandaşı olduğumuz, Oğuz kökenli Türk oğlu Türkler. Kader pek çok coğrafyada olduğu gibi Türkmenleri fiziken ayrı düşürse de ama gönül bağları ve ortak umutları devam ediyor hale şu güne kader. Ortadoğuda Türkmenler için yaşadıkları ülkelerde durum uzun zamandır iyiye gitmiyor, hatta varlıklarının hiç olmadığı kadar tehlikede olduğunu söyleye biliriz tüm dünyaya bunu. Irak ve Suriye Ortadoğu’nun iki kilit ülkesidir. II. Dünya Savaşı sonrası Arap Dünyasında ortaya çıkan Pan-Arapçı yaklaşımlar ve Arap milliyetçiliğinin bir türevi olan Baas fikri, Irak ve Suriye’de iktidara gelmiş yılından beri Türkmenler bölgedeki istenmeyen oluşum haline gelmişlerdir. Bu ülkelerde Tek bir Arap ulusu oluşturmak, sosyalizmi gerçekleştirmek, Arap dünyasını yabancılardan temizlemek, emperyalizme ve sömürgeciliğe karşı çıkmak gibi amaçları olan Baas, “birlik, özgürlük, sosyalizm” sloganları ile ortaya çıkmış bir Arap milliyetçiliği.
Suriye Türkmenleri aslına bakılırsa Suriye’de de “resmi” olarak yoklardı ama “fiili” olarak varlardı. Nasıl mı? Şöyle ki, anayasal olarak Suriye’de yaşayan herkes “Suriyeli”dir. Etnik, dini, mezhepsel kimliği yoktur. Varsa da yok olmuştur. Velhasıl kelam Suriye’de nüfus kayıtlarında “Türkmen” olarak geçmedikleri için resmi olarak Türkmenler “yoktur”.Hem de binlerce yıldır bu topraklarda yaşıyorlar.
Türkmenlerin bugünkü Suriye topraklarına gelişleri 11. yüzyıl başlarına kadar dayanıyor. Oğuz Türkmenleri’nin ve Memlûk Kıpçakları’nın torunları olan Suriye Türkmenleri’ne Bayır-Bucak Türkmenleride denilmektedir. Türkmenler bu ülkede azınlık olarak kabul edilmemekte ve kayıtlarda Müslüman olarak geçmektedirler. Halk arasında ise Türkmenler olarak adlandırılmaktadırlar. Suriye’de Türkçe eğitim yapan okullar olmadığı gibi. Türkmenler bir arada tutan her hangi bir teşkilat da yoktur. Köy ve kasabalarda yaşayan Türkmenler kendi aralarında Türkçe konuşmayı sürdürürler. Yüksek eğitim yapan Türkmenler’in sayısı çok azdır ve tamamına yakını Türkiye’deki okullarda okumuştur.
Suriye’de bu gün boy yapısını koruyan bazı Türkmen boylları Elbeyli (kavurılli, Şahveli, Tırıklı, Tavli, Ferizli, Kara Taşlı, Doğanlı) ,Beydilli (kadirli, Arapli, Begmişli Haç Alı, Ulaşlı, Karaşıhlı, , Gazlı) ,Karkin ,Sallur ,Karamanli ,Karageçli, İsbegli , Bayındirli, Bozgeyık dedelerı,Karakoyunlı ,İsebeli ,Yörukler,Bayat, Afşar , Akar, Hayran ,, Çandırl , Gunaçli, Sincar Türkmenleri boyları yaşamaktadır. Bu Türkmen boyları ile Anadolu’daki uzantıları olan Türk boyları arasında inançlar, gelenekler ve folklorik pratikler bakımından çok önemli benzerlik tespit edilmiştir.
Ortadoğuda Irak ve Suriye Lubnan Filistin’de yaşayan Türkmenler için bir şeyler yapmak konusunda geç kalmışta olsak da hala yapılacak çok şey var. Bu ülkelerde Türkmen varlığı hemen hemen silinmek üzere. Kamuoyunda az bilinen bir harita var; ‘Türkmeneli bölgesi’ yani tarihi olarak Türkmenlerin hâkim olduğu bölgeler. Bağdat’tan başlayıp Irak’ın kuzeyinde Kerkük ve Musul’u da içine alıp, oradan Suriye’nin kuzeyinden Halep’e ulaşan bir Türkmen hilalini temsil ediyor. İşte bu hilali şimdi Batılılar PKK terör örgütü ve işbirlikçisi Barzani yönetimi ile dolduruyorlar. Türkiye’nin vizyonu Türkmenlerin kimliğinin ve haklarının korunması olmalıdır . Bunun için ne Irak’ı ne Suriye’yi bölmeye gerek var. Türkmenler, her zaman en barışçıl toplumlardan biri oldu. Bu ülkelerin bütünlüğü içinde Türkmenlerin hakları korunabilir. Aksi takdirde Suriye de Irak gibi olabilir. Halep’in güvenliği Türkiye’nin Güneydoğu Bölgesi’nin güvenliği demektir. Humus bölgesindeki Türkmen varlığı korunamazsa Suriye’nin idari ve siyasi bütünlüğü korunamayacaktır. Parçalanmış ve bölünmüş bir Suriye ise Türkiye’ye yönelik düşmanca emelleri olan devlet ve devlet dışı aktörlerin taşeronluğunu yapan terör örgütlerinin merkez üssü haline gelecektir. Suriye Türkmenleri’nin tek gayesi tarihi haklarına yeniden kavuşmak. Yeni Suriye’de kurucu unsur olarak Anayasal güvenceye ve uluslararası güvenceye kavuşmak. Bu çerçevede dayanağımız 1921 Ankara Antlaşması’dır. Türkmenlerin varlığı ve haklarının güvence altına alınması için 1921 Ankara Anlaşması tozlu raflardan alınmalı ve derhal uygulamaya konulmalıdır.
Eski Milli Eğitim Bakanı Merhum Hasan Celal Güzel,bir ifadesine göre On senedir yazıp çiziyorum: Türkiye, hudutları dışında yaşayan Türkleri, bilhassa Osmanlı tebaası soydaşlarını bilmek ve onların haklarını sonuna kadar savunmak zorundadır. Ne yazık ki son yüzyıllık dönemde bu hep ihmal edilmiş ve bin yıllık Türkmen yurtları kendi kaderlerine terk edilmiştir.Cumhuriyet döneminde takip edilen yanlış ve pasif dış politika yüzünden, bırakınız bu canlarımızla ilgilenmeyi, sayıları bile unutturulmuştur. Yurtdışındaki Türklerden bahsetmenin suç sayıldığı o karanlık devir yüzünden, devlet kuruluşlarımız, hariciyemiz ve silâhlı kuvvetlerimiz, soydaşlarımıza yapılan zulümden haberdar dahi olmamıştır.
Bugün Ortadoğu´da 10 milyondan fazla Türk/ Türkmen yaşamaktadır Bizzat tek tek, köy köy, kişi kişi oturdum saydım,İran Türkmenleri hariç".. Irak Türkmenlerinin sayısı, -peşmerge zulmü ve savaşa rağmen- 3 milyon 200 bindir. Suriye Türkmenleri, nüfusun yaklaşık yüzde 20´sini teşkil eder ve 3.5 milyondur. Ayrıca, Türkmen asıllı Arapların sayısı da 3 milyonun üstündedir. Türkler, Suriye´de Araplardan sonra ikinci büyük etnik gruptur. Kürtlerin sayısı 2 milyon civarındadır. Nusayri nüfusu ise 1 milyon 700 bini geçmez. Halep bir Türkmen şehridir. Hâlen Halep nüfusunun yarıdan fazlası Türk´tür veya Türk asıllı Sünnî-Hanefi Araplar´dan meydana gelir. Türklerin en fazla bulunduğu Halep´te Türklüğünü açıkça ilân eden 975 bin kişi yaşamaktadır.
Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi´nin (ORSAM) tespitlerine göre; Halep, Anadolu´dan önce Türkleşen bir şehir olmuştur. 1906´da yayınlanmış Halep Vilâyeti Salnamesi´nde yer alan Türkçe mahalle isimleri şunlardır: Hamidiye, Aziziye, Selimiye, Akyol, Altunboğaz, Oğulbey, Badırcık, Balıbulgur, Tatarlar, Karaman, Çukurcuk, Çukurkastel, Hamzakoy, Hensebil, Haraphan, Şakirağa, Şahinbey, Saçlıhan, Farfara, Kazasker, Kilise, Küçükkilise, Mahmutbey, Müstadembey, Harundere, Almacı.Bugün şehir merkezinde Hüllük, Kadıasker, Hayderiyye ve Eşrefiyye önemli Türkmen mahalleleridir. Ayrıca Halep bölgesinde toplam 145 Türkmen köyü mevcuttur.Türkiye Türkleri´nin yüzde 80´lik kısmı Halep üzerinden Türkiye´ye girmiş ve Anadolu´ya yayılmışlardır.
Daha Anadolu’da yerleşmeden önce ilk Selçuklu Devleti Suriye’de kuruldu. Dedelerimiz Anadolu’ya en az İran kapısı kadar Suriye, özellikle Halep üzerinden girdiler. Bugünkü Şam Camisi, Selçuklu dönemine aittir. Esat zamanında Türkçe türkü söyleyemezdiniz, aşırı Arap milliyetçisi baba Esat zamanında Türkmenler büyük baskıya uğradılar. Türkiye’ye yakın sınırlarda yaşayanlar güneye göç ettirildi, buralara bugünkü PKK’nın tabanı olan nüfus yerleştirildi. Osmanlı dönemine ait tarihi eser bırakılmadı. Suriye’de iç savaş çıkmadan önce Türkmenlerin bir etnik kimliği yoktu. Suriye rejimi onları Türkiye’nin bir uzantısı olarak görmüş, Türkçe kitap, kaset vb. her şey yasaklanmıştı. Ekonomik bakımdan ve eğitim seviyesi olarak en geri durumda bırakıldılar. İdlib ve Afrin ile birlikte Fırat Kalkanı bölgesi de Araplaştırılırken Türkmenler Suriye genelinde buharlaştılar. 2011 yılına göre Suriye’deki Türkmen nüfusu (3.5 milyon) %90 azaldı veya kayboldu. Suriye’deki Türkmen sayısı 3.5 milyon (%15.2) civarındadır.Suriyede Türkmenler yedi bölgeye dağılmış,Türkmenlerin Suriye içi dağılımı aşağıdaki gibi idi;Halep (1 milyon 250 bin),Hama ve Humus (1 milyon),Bayır Bucak (Lazkiye) (250 bin),Şam (750 bin),Golan (40-50 bin),Rakka (50 bin),İdlib (50 bin).
Suriye’deki iç savaşta on üç milyon insan diğer ülkelere göç etti ya da ülke içinde yer değiştirdi. Dört milyon Suriyeli Türkiye’ye geldi. Kuşatılmış bölgelerde varlığını sürdürmeye çalışanlara ilaç gitmiyor, bu da BM’nin acizliğinin göstergesidir. Savaş öncesi Türkmenler tüm Irak’ta önemli nüfus bölgeleri oluşturmuşken, bugün sadece Halep’in kuzeyinde ve Fırat Kalkanı bölgesinde az bir Türkmen varlığı kaldı. Bugün Suriye’deki Türkmen mevcudu yaklaşık 350 bin kişi civarındadır.25 bin Türkmen Avrupa’ya gitti. Toplama bir milyon nüfusa sahip YPG/PKK bölgesinde devlet kurulmaya çalışılırken, Suriye’deki Türkmenler sahipsiz ve ne istediğini bilmiyorlar.Türkiye’ye gelen 4 milyon Suriyeli yanında 500 bin civarında Türkmen vardır.
Suriye’de Yaşayan Türkmenlerin Tahminî Nüfusu
Tahrir defterlerinde, vergi mükellefi olan yetişkin erkek nüfusu hane (evli) ve mücerred (bekâr) olarak verilmiş, bazen de hane ve mücerred ayrımı yapılmaksızın vergi nüfusunun toplamı (nefer) belirtilmiştir. Bazı defterlerde imam olarak vazife yapanlar da ayrıca gösterilmiştir.
16. yüzyılda Suriye’de yaşayan Haleb Türkmenlerinin vergi nüfusu 1526’da 7.824 hane, 770 mücerred, 137 nefer iken 1536’da 8.047 hane, 2.694 mücerred, 1.140 nefer vergi nüfusuna, 1550-52’de 8.588 hane, 5.248 mücerred ve 228 nefer vergi nüfusuna ve 1570’te de 10.185 hane, 7.474 mücerred, 250 nefer vergi nüfusuna yükselmiştir.
Şam Türkmenleri’nin vergi nüfusunda da sürekli olarak bir artış meydana gelmiştir. Buradaki Türkmenler, Kanuni döneminde 1.410 hane, 71 mücerred ve 29 imam vergi nüfusuna sahip iken, 1569/1570’te 1.621 hane, 136 mücerred, 1596/97’de ise 1.693 hane ve 161 mücerred vergi nüfusuna yükselmişlerdir.
Yine, Salur ve Çoğun taifelerinin vergi nüfusunda da 16. yüzyılın sonlarına doğru önemli oranda bir artışın meydana geldiği gözlenmektedir. Salur Türkmenleri 1519’da 20 hane, 1526/27’de 1.092 hane (ayrıca, müstakil yazılmış olan Hama Bayadı 72 hane, Çalışlu ise 35 hane), 1547-52’de 467 nefer, 1.269 hane, 553 mücerred, 1570/71’de 1.968 hane, 943 mücerred vergi nüfusuna sahip iken, Çoğun taifesinin toplam vergi nüfusu da 1519’da 297 hane, 1536/37’de 623 hane, 147 mücerred, 19 imam; 1547’de 680 hane, 250 mücerred ve 1570/71’de de 827 hane, 148 mücerredden ibaretti.
Türkmenlerin yukarıda belirtilen vergi nüfuslarına dayanarak, muhtelif tarihlerdeki gerçek nüfuslarını tahminî olarak hesaplamak mümkündür. Bunun için, hane olarak gösterilen vergi mükelleflerinin her birini, anne, baba ve 5 çocuk olmak üzere, 7 nüfuslu bir aile itibar ederek, toplam hane sayısını 7 rakamı ile çarptığımızda tahminî nüfusu elde edebiliriz.
Buna göre, XVI. yüzyılda Suriye’de yaşayan Haleb Türkmenlerinin toplam tahminî nüfusu 1526’da 55.405, 1536’da 66.621, 1550-52’de 61.180, 1570’te de 72.457 kişiden ibaret olmaktadır. Diğer Türkmen taifelerine gelince; Şam Türkmenleri’nin tahminî nüfusu; Kanuni döneminde 10.073, 1569/1570’te 11.347, 1596/97’de 11.851 kişi;. Salur ve Çoğun Türkmenlerinin tahminî nüfusu ise 1519’da 2.219; 1526/27-1536/37 yıllarında -müstakil yazılmış olan Hama Bayadı ve Çalışlu ile birlikte- 12.887; 1547-52’de 15.820, 1570/71’de de 19.565 kişiden ibaret olmaktadır. Bütün bu Türkmen gruplarının tahminî nüfusunu topladığımızda ise, XVI. yüzyılda Suriye bölgesinde takriben yüz bin civarında Türk nüfusunun mevcut olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır.
Türkmenler, her türlü baskı, demografik yapıyı bozma çalışmaları ile karşı karsıyadır. Bugün Irak’ta Türkmenlerin 5-6 siyasi partisi, yüzlerce Sivil Toplum Örgütü ile geniş bir örgütlenmesi var. Türkmenlerin, almış yıllık siyasi mücadelesi devam ediyor. Misak-ı Milli içindeki Türkmenlerin bölgeden kaçması ile sorunun kökten çözüleceğini düşünmek yanlıştır. 1990 yılına kadar gizli olan mücadelemiz, bu tarihten sonra siyasi parti olarak tanınmış bir şekilde devam etmeye başladı. Türkmen bölgelerine dönüşler var ama çok yetersizdir. Irak ve Suriye’deki Türkmenler, her zaman ikinci ya da üçüncü sınıf vatandaş olarak görüldüler ve sistemin dışına itmeye çalışıldılar. Türkmenler dağılmış, güveni sarsılmış ve yüzlerini son çare olarak Türkiye’ye dönmüşlerdir. Türkiye’den yapılacak en küçük bir açıklama bile onlar için çok önemlidir. Türkmenler topraklarını kimseye kaptırmamakta kararlıdır.
Türkiye’nin Irak ve Suriye’deki Türkmenlere ilişkin uzun vadeli ama milli bir politikası olmalıdır.Saha ile masadaki mücadelenin birleştirilmesi, kazanımların ekonomi için yük değil kazanç kapısı olmasını sağlamak gereklidir. Türkmenlerin en büyük desteği ve arkasında hissettiği güç Türkiye’dir. Ortadoğu’da Türkiye’nin istemediği bir şey olmaz, kimse Türkiye’nin gücüne karşı koyamaz. Mesele, ne istediğimizi bilmek ve fırsatları değerlendirilmeye hazır olmaktır. Türkmenlere acil eğitim desteği götürülmelidir. Üniversite olmadığı için Lise’ye gitmekten vazgeçmektedirler. Üniversitelerimiz, Türkmenler ile ilgili tez çalışmalarını desteklemelidir. Irak ve Suriye Türkmenleri’nin Türkiye’den başka tutunacak dalları yok.
Kaynak; 1*Enes Demir, Yeni Belgeler Işığında, Vazgeçilmeyen Topraklar Misak-ı Milli, (Rakka, Telabyad, Resulayn, Haseke, Aynü’l-Arap, İdlip, Halep, Afrin, Azez, Cerablus, Deyr-i Zor, Sincar, Telafer, Zaho), Post Yayınları, İstanbul 2017. 2* Dr.MUHTAR Fatih BEYDİLİ Suriye Oğuz Türkmenleri,SEBİLÜRREŞAD DERGİSİ ŞUBAT/MART/Mayıs sayı 1014-1015-1016 yıl 2017 3*Nejat Kaymaz: Misak-ı Millî Üzerinde Yapılan Tartışmalar Hakkında, VIII. Türk Tarih Kongresi, (Ankara, 1977), s.2. 4* İnci Muratlı: Irak Türklerinin Siyasi Tarihi, http://www.turansam.org/makale.php?id=630 (Giriş: 12 Ocak 2010). 5* Mazin Hasan: Irak’ın Gizlenen Gerçeği: Türkmenler, Irak Krizi, ASAM Yayınları, (Ankara, 2003), s.47-49. 6* Prof. Dr. Mahir Nakip www.fikircografyasi.com/makale/ortadoguda-turkmen-olmak. 7* Hasan Celal Güzel Türkmenleri gene mi unutuyorsunuz? https://www.sabah.com.tr/yazarlar/guzel. 8* http://fikiryolu.net/ Suriye Oğuz Türkmenleri Araştırma -DR.MUHTAR FATIH MOHAMED 9* ŞİMŞEK, Erdal, Türkiye’nin Ortadoğu Politikası, Kum Saati Yay., İstanbul, Şubat 2005. 10* HACIOĞLU, Abdülkadir, “Acı Kaybımız”, Türkmeneli, Yıl:9, S. 665. , 16 Mayıs 2004, 11* HASAN, Mazin, Dünden Bugüne Irak Türkmenleri, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), T.C Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslar Arası İlişkiler Anabilim Dalı, Ankara, 2007. 12*Çakar, Enver. "XVI. yüzyılda Suriye Türkmenleri". Türkler Ansiklopedisi Cilt X, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002. Erişim tarihi: 26 Eylül 2016. 13* Hür, Ayşe. "Meğerse Suriye´de Türkmenler yaşarmış!". Radikal gazetesi, 5 Ocak 2014. 31 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından Arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mayıs 2016. 14* Bostancı, Halep Türkmenleri (Boy ve Oymak), Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Elazığ 1998 15* Ahmet Emin Dağ, Halep Türkmenleri, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Doktora Tezi, İstanbul, 2010 16* "Abdurrahman Mustafa, Suriye Türkmenlerinin "Onur ve Özgürlük" Mücadelesi, Türk Yurdu dergisi, Sayı 338 Ekim 2015". 22 Kasım 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Kasım 2015. 17* Osmanlı İmparatorluğunda Aşiretlerin İskanı yazar : Dr. Cengiz Orhonlu... Arapça çevirmesi Faruk MUSTAFA.
18*Enes Demir, Bir Misak-ı Milli Toprağı: Menbic ve Tarihi, İdeal Kültür Yayınları, İstanbul 2017.
19*Dr.Muhtar Fatih BEYDİLİ Biladü´ş Şamdaki Türkmeni kökeni (Arapça)Kardeşlik Dergisi Kültür Sanat Edebiyat ve Folklor Dergisi Güz 2020 Yıl: 60 Sayı:366
20*GÜVENÇ, Bozkurt, (1993), "Türk Kimliği", Kültür Bakanlığı: Ankara.
21*HALAÇOĞLU, Yusuf, XVIII. Yüzyılda Osmanlı İmparatorlu´nun İskân Siyaseti ve Aşiretlerin Yerleştirilmesi, Ankara, 1991.
22-Yrd. Doç. Dr. Enver ÇAKAR OSMANLI DÖNEMİ XVI. YÜZYILDA SURİYE TÜRKMENLERİ.https://www.altayli.net
23*KAFALI, Mustafa, (1973), "Suriye Türkleri-I", Töre Dergisi, sayı 21, Ankara.
24*Yrd. Doç. Dr. Enver ÇAKAR OSMANLI DÖNEMİ XVI. YÜZYILDA SURİYE TÜRKMENLERİ.https://www.altayli.net
|