Türkmen Milletinin Çığlığı: Suriye’nin Yeni Hükümetine ve Türk Dünyasına Çağrı

Suriye Türkmenleri, yalnızca bir etnik grup ya da azınlık topluluğu değildir; onlar bu toprakların asli unsurlarından, tarihî sahiplerinden biridir. Asırlar boyunca Suriye coğrafyasının siyasi, kültürel ve sosyal dokusunu inşa eden bu halk, ne geçmişte bu topraklara misafir olarak geldi ne de bugün bir misafir statüsünü kabul eder. Türkmenler, Halep’ten Humus’a, Lazkiye’den Hama’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada varlıklarını sürdürmüş, imparatorluklar kurmuş, savaşlar vermiş ve medeniyetler inşa etmiştir.
Suriye’de yaşanan son on yıllık savaş ve yıkım süreci, Türkmen halkının sadece fiziksel varlığını değil, aynı zamanda kimliğini, tarihsel hafızasını ve gelecek beklentilerini de derinden etkilemiştir. Bu bağlamda, kurulması öngörülen yeni Suriye hükümetinin, Türkmen toplumunun tarihsel köklerini, bugünkü mevcudiyetini ve geleceğe dair meşru taleplerini görmezden gelmemesi gerekmektedir. Türkmenler, yeni anayasal düzen içinde yalnızca temsil edilmek değil, aynı zamanda kültürel, siyasi ve ekonomik haklarının anayasal güvence altına alınmasını da talep etmektedir.
Öte yandan, bu çağrı yalnızca Suriye hükümetine değil, aynı zamanda geniş anlamda Türk dünyasına da yöneliktir. Zira Suriye Türkmenleri, Türkiye´den Orta Asya’ya kadar uzanan Türk dünyasının ayrılmaz bir parçasıdır. Türk dünyasının kardeşlik ve dayanışma ideali, Suriye Türkmenleri söz konusu olduğunda yalnızca söylemde kalmamalı; somut destek mekanizmalarıyla hayata geçirilmelidir. Bu halk, kaderine terk edilmeyi değil; ortak tarih, dil ve kültür birliği adına sahiplenilmeyi hak etmektedir.
Kısacası, Türkmenler bu topraklarda misafir değildir; kökü derinlere uzanan, aidiyeti tartışma konusu dahi edilemeyecek bir millettir. Bu gerçek, hem yeni Suriye’nin yapı taşlarını belirleyecek aktörler hem de Türk dünyası tarafından artık açıkça görülmeli ve gereği yapılmalıdır.

Dr.Muhtar Fatih BEYDİLİ |